bozguna sürgülenmemiş kapım
aykırı düşmüşüm
yoksa az da olsa sürerdi direnç bahar sürgünü yanımda
devşirilmeye gönüllü turfandalığım karanfil kıvrımına dönmeden
dört koldan geldi ağulu zakkum güzelliği
hep geldi
yetemedim
oysa benim sevda tiryakisi toprağım
yalıtılmış güneşim vardı
ansızın
çölün cimri yağmuruna inat
içinde çavlanlar yeşerten kaktüs anaçlığına
ve
şaşılacak vahşi beyaza inadına beyaz açmış kardelen hoyratlığına tutuldum
susuz tepelerden devşirme kimi
kimi kan kırmızı güzel ve direngen
sonsuz kışkırtıcı bahar çılgınlığımla
/“Ricatsız!” yazılı hükmüme aldırmadan/
yordamsız yürüdüm üstüne üstüne
buzul duyarsızlığına isyan
ateşe yaban!…
yandım!
tüyü bitmemiş çılgınlığıma ustura acımasızlığı çarptı.
işte bundan…
bundan bozguna mahkumluğum!
her bozgunda yeniden…
yeniden öldüm
şimdi meydanlarda yakın beni
ama…
geleceği tutsak almaya dikilmiş anıt görmesin küllerim etrafta